Türkiye'deki Bilinmeyen Yerler

Türkiye'deki Bilinmeyen Yerler

Yüzen Adalar

"Yüzenadalar, keçemsi ve saz gibi birbirini tutan bitkilerin, sudan daha az yoğun bir kara kütlesi oluşturmasıyla ortaya çıkıyor. Birbirine tutunan bu bitkiler, suyun üstünde sal gibi yüzmeye başladıktan sonra üzerinde bitkiler hatta ağaçlar yetişebiliyor. Rüzgarın estiği yöne doğru yer değiştiren adalar, büyüklüklerine göre sırıkla da itilebiliyor. Denizlerdeki yüzenadalarda ise aynı görevi yosunlar görüyor."

BİLİNEN YÜZENADALAR
  • BİNGÖL: Solhan İlçesi, Hazarşah Köyü Turnalar Gölü’nde 3 tane.
  • ERZURUM: Olur İlçesi, Ormanağazı Köyü Sülük Gölü’nde 1 tane.
  • ADIYAMAN: Çat Baraj Gölü’nde sular kabarınca yüzenadalar ortaya çıkıyor.
  • KAYSERİ: Sultansazlığı’ndaki gölcüklerde yüzen sazadaları oluşuyor.
  • DENİZLİ: Işıklı Gölü’nün değişik kesimlerinde “hopa” denilen adalar.
  • İÇEL: Gülnar İlçesi, Demirözü Köyü Adalıgöl’e ismini veren ada.
  • AFYON: Eber Gölü’nde 1 tane.
  • KONYA: Akşehir Gölü’nde 1 tane.





Karahayıt Travertenleri



"Karahayıt travertenleri, Pamukkale’nin batısında yer alır. 50-55°C sıcaklığa sahip termal sular tarafından şekillendirilmiştir. Termal kaynak suları içindeki demir oksitlerin, kalsiyumlu bileşiklerin, sodyum, kükürt gibi maddelerin çökelmesi nedeniyle travertenler rengârenk bir armoni oluşturmaktadır.

Pamukkale ile kıyaslandığında serbest karbondioksit oranı daha az, radyoaktivitesi yüksek. Kalp, damar sertliği, yüksek tansiyon, romatizma, siyatik, deri ve sinir hastalıklarından bazılarına, limbo, uyuz, akne, kaşıntı gibi hastalıklara iyi geliyor. Banyo yapılırsa, genişleyen damarlar kan basıncını düşürerek kalbi rahatlatıyor. Astım hastaları da faydalanabilir. Çamur banyosu yapıldığında vücudun dayanıklılığı ve direnci artıyor."









Haldizen Yaylası




Trabzon Uzungöl’ün adını duymayan kalmamıştır, Haldizen ya da yeni adıyla Demirkapı Yaylası, Uzungöl’ün varlık nedenidir. Zirvesi 3 bin 376 metreyi bulan Demirkapı ve 3 bin 193 metreye çıkan Karakaya Dağları’nın karlı doruklarında yedi buzul gölü yer alıyor. Bu göllerden çıkan sular önce Haldizen Deresi olup akıyor ve daha sonra da bir heyelan gölü olan Uzungöl’ü meydana getiriyor. Yatağını arayan asi su, gölün diğer tarafından çıkarak Solaklı Deresi adını alır ve Karadeniz’e koşan yolculuğuna devam eder.

Uzungöl’ün bulunduğu Şerah Köyü’nden vadi içinde ilerleyen 16 kilometrelik orman yoluyla ulaşılıyor Haldizen Yaylası’na. Beyaz doruklarıyla yüksek tepeler, karların bittiği sınırda başlayan çayırlar ve çayırların hemen altında yoğun bir orman dokusuyla kuşatılmış Haldizen Yaylası. Kokulu dağ çiçeklerinin süslediği asırlık ahşap evleriyle üç mahalleden oluşuyor bu şirin yayla. Bacaları usul usul tüten evlerin arkası, çığa önlem olarak tahta çitlerle örülmüş.











Kovada Gölü


Eğirdir Gölü’nün doğal bir uzantısı olan ve fazla sularının bir kanal aracılığıyla akıtıldığı Kovada Gölü, karstik çöküntüler sonucu meydana gelen bir göl. Aradaki dar vadinin alüvyonlarla dolması sonucu bugünkü halini alan gölün çevresini kuşatan zengin bitki örtüsü ve barındırdığı yabanıl hayattan dolayı, bölge 1970 yılında milli park, 1992 yılında ise 1. derece sit alanı ilan edilmiş. Isparta ili sınırları içerisinde, denizden dokuz yüz metre yükseklikte yer alan Kovada Gölü’nün suları Aksu Çayı’na karışarak Akdeniz’e dökülüyor.











Valla Kanyonu


Kastamonu’nun Pınarbaşı ile Cide ilçeleri arasında uzanan Valla Kanyonu, Devrekani Çayı’nın yarattığı bir doğa mucizesi. Pınarbaşı merkezine 26 kilometre uzaklıktaki Muratbaşı köyü sınırlarından başlayıp yaklaşık 12 kilometre boyunca güneş ışıklarından uzaklaşan bu derin vadi, Cide’nin Hamitli köyü Gömeren Mahallesi’nde tekrar gökyüzüyle buluşuyor. Muratbaşı mevkiinde Kanlıçay’ın da kendisine katılmasıyla birlikte daha bir deli akıyor Devrekani Çayı. Bazen düden olup yeraltına giriyor, bazen de kabına sığmayıp taşıyor vadi yatağından Karadeniz’e kavuşana dek.















PEMBE KAYALAR
Pembe kayalar mevkii, ilginç jeolojik yapısı nedeniyle görülmesi gereken yerlerden biri. Suyun içinde yumuşak olan kayalar çıkarıldıktan sonra sertleşme özelline sahip oluşu nedeniyle Osmanlı döneminde insan gücüyle dikdörtgen olarak kesilerek deniz yoluyla İstanbul'a taşınmış, Sultanahmet Camii dâhil birçok caminin yapımında, Rumeli Hisarı yapımında kullanılmış. Pembe renkli kayalar renk ve yapı itibariyle hafta sonu piknikçilerin vazgeçilmez güneşlenme teraslarından biri olarak rağbet görüyor. Araçları ile mevkie gelenler hiçbir ücret ödemeden, temiz hava, deniz ve piknik yapabiliyorlar. Kış mevsiminin sert geçmesiyle son yıllarda dalgaların büyük tahribat yaptığı Pembe Kayalardan bazı bölümlerin yer yer yıkılmış olduğu gözleniyor.



















Yorumlar

Popüler Yayınlar